Ana sayfa - Eğlence - Fıkralar  1  2  3  4  5

     Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş, adamdan
ehliyet ruhsat istemis. Adam da "Yanımda yok, arkadaşın evinde
iciyorduk, sanırım fazla kacırdım, biraz sarhoşum orada unutmuş olmam
lazım" demis. Polis şaşırmış tabii..Kırmızı ısık; alkol; ehliyet, ruhsat yok...Gitmis komiserine durumu anlatmiş...
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş, adam çıkartıp uzatmış hemen. Komiser şaşırmış tabii...
Alkolmetreyi çıkarıp üfletmiş, adamda zerre alkol yok...
"Yahu memur bana sizin alkollu oldugunuzu ve ehliyetinizin yanınızda
olmadığını söyledi" demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere..
"Siz ona aldırmayın, pek iyi degil galiba.. Birazdan size kırmızı ışıkta
geçtiğimi filan da söyleyebilir"




Temel derede yıkanırken, köyün çocukları hınzırlık yapıp dere kenarında bıraktığı elbiselerini alıp kaçmışlar. Dereden çıkan Temel elbiselerini bulamayınca utancından elleriyle önünü kapayarak eve doğru koşmaya başlamış. Uzaktan çırılçıplak, koşarak geldiğini gören babası seslenmiş:

"Ula benim salak uşağım, yüzünü kapasana, oni kim tanıyacak!!!"



Günün birinde bir adamın akşam patronla yemeği varmış. Adam takım giysisine çok güzel ve görkemli bir kravat almak istiyormuş. Bir mağazaya gitmiş.Yanına bir kadın yaklaşmış ve sormuş:
-Ne arzu etmitiniz efendim?
-Bir kravat alacaktım.
Kadın: -Bizde müşteriyi memnun etmek esastır kravatlarimiz 2. kattadır.
Adam 2. kata çıkmış. Adam kadına bir kravat istiyorum demiş ve kadın sormus:
-Kravatınız renkli mi olsun yoksa siyah beyaz mı?
Adam: -Renkli olsun, demiş.
kadın: -Bizde müşteriyi memnun etmek esastır lütfen bir kat yukarı çıkın, demiş.
Adam çıkmış. Kadına ben renkli bir kravat istiyorum demiş.
Kadın: -Kravatınız renkli ve üstünde çizgiler mi olsun yoksa renkli ve üstünde çiçekler mi demiş?
Adam : -Çiçekler olsun,demiş.
Kadın: -Bizde müşteriyi memnun etmek esastır lütfen bir kat yukarı çıkın,demiş.
Adam bi kat daha yukarı çıkmış.
Kadına: -Renkli ve desenleri çiçekli olan bir kravat istiyorum,demiş.
Kadın: -Kravatınızdaki çiçeklerin fonu koyu renk mi açık mı olsun ,demiş.
Adam: -Açık renk olsun,demiş.
Kadın: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastır lütfen bi kat yukarı çıkın,demiş.
Adam renkliydi, açıkdı,koyuydu, çizgiliydi, fonu açıktı, maviydi, sarıydı derken 36. kata ulaşmış ve sinirli bir halde istediği kravatın özelliklerini saymış.
Kadın: -Alacağınız kravat bu giysinizin üstüne mi olacak yoksa başka bir giysinizin üstüne mi, diye sormuş.
Adam: -Evdeki bir takımımın üstüne demiş.
Kadın: -Bizde müşteriyi memnun etmek esastır,eğer vereceğimiz kravat takımınızın üstüne olmazsa bu bizim disiplin kurallarımıza uymaz lütfen evdeki giysilerinizi getirin, demiş.
Adam sinirli bir halde asansöre doğru yürümüş ve o anda asansörün içinden yarı çıplak bir adam çikmış ve demiş ki:
-Bu popom bu da klozet kapağım lütfen verin artık şu tuvalet kağıdını!




Amerika'da koyu dindar dört kadın, bir yandan kahve içiyorlar, bir yandan sohbet ediyorlardı.

Birinci kadın, oğlundan söz açtı; "benim oğlum rahiptir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'peder' der."

İkinci kadın da kendi oğlundan söz etti: "Benim oğlum ise papazdır" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine, 'Aziz Peder' der."

Üçüncü kadın da oğluyla övündü: "Benim oğlum ise kardinaldir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Yüce Aziz' der."

Üç kadın oğullarıyla övünmelerini bitirdikten sonra, dördüncü kadını dinlemeye hazır olduklarını belirtmek için gözlerini ona diktiler, beklemeye başladılar. Fakat dördüncü kadın konuşmuyor, büyük bir keyifle kahvesini yudumluyordu... İlk üç kadın bir ağızdan sordular: "Ya senin oğlun?" dediler. "Sen de söz etsene oğlundan..."

Dördüncü kadın, kahvesinden son yudumunu aldıktan sonra ağır ağır konuşarak oğlunu anlatmaya başladı: "Benim oğlum 1.85 boyunda, dalgalı siyah saçlı, ela gözlü, geniş omuzlu, atletik yapılı, son derece şık giyinen ve 29 yaşında olmasına karşın çok zengin bir kişidir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören tüm kadınlar birbirlerinin kulaklarına eğilirler ve 'AMAN TANRIM' derler".




İş adamı traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar;

"Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir:

"Ali, buraya gel!".

Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde beşyüzbin, diğer elinde beşmilyon'luk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:

"Hangisini istiyorsan alabilirsin?"

Çocuk dalgın dalgın bir beşyüzbine bir de beşmilyona bakar ve sonunda beşyüzbinlik banknotu hızlıca çekerek berberin elınden alır. Berber işadamına döner ve gülerek:

"Gördün mü? Sana söylemiştim." der.

Traş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek neden beşmilyonluk değil de, beşyüzbinlik banknotu aldığını sorar.

Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:

"Hehehe... Eğer beşmilyonluğu alırsam oyun biter!"




Ahmet komadadır... Yanında ise karısı... Ahmet'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:

"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin... İflas ettiğim gün oradaydın... Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığimda seni gördüm... Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...

Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabii......

"Şimdi komadayım yine başucumdasın... Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın..."




Kasabayı sel başmış... sular giderek yükselirken, halk panik içinde kaçmaya başlamış. Kilisedeki herkes dağılırken, papaz: "Ben yıllardır Tanrıya kulluk ederim... Hep onun yolunda çalıştım, Tanrı beni kurtarır" demiş, kaçmamış.

Sular iyice yükselirken papaz kilisenin bir üst katına çıkmış... bakmış insanlar kayıklarla geçiyorlar... Kayıktakiler: "Hadi peder atla kayığa" demişler. "Yok Tanrı beni kurtarır" demiş.

Sular yükselmeye devam etmiş... Papaz kilisenin çatısına çıkmış... geçen ikinci kayıktakiler: "Hadi peder, çok geç olmadan atla" demişler. "Hayıııııır, Tanrı beni kurtaracak biliyorum" demiş.

Sular yükselmiş iyice... papaz direğe tırmanmış... bakmış tepesinde bir helikopter... "inat etme peder gel bizimle" demiş insanlar..."olmaz Tanrı beni kurtaracaaaaak" demiş...

Sonunda sular yükselmiş ve papaz boğulmuş... çıkmış Tanrının huzuruna... suratından düşen bin parça... "ben sana küstüm Tanrım " demiş... "bunca yıl yolundan ayrılmadım bir kere başım sıkıştı beni kurtarmadın".

Tanrı: "Sana iki kayık bir helikopter yolladım ya, daha ne yapayım".


Ana sayfa - Eğlence - Fıkralar  1  2  3  4  5

 

 

FREE Software REGISTER YOUR DOMAIN FOR ONLY $9.99/yr Find your dream job
Two Free Airline Tickets FreeArcade.com